Büyük Taklid Merci'i Sayın Seyyid Ali Hüseyni Sistani’nin Bürosunun Resmi İnternet Sitesi

Yüce Allah'ın Adıyla
Ayetullah Sistani hazretleri nezdinde Salı akşamı (29 Ramazan 1445 / 9 Nisan 2024 Salı günü) hilalin çıplak gözle görüldüğü sabit olmuştur. Dolayısıyla yarın (10 Nisan Çarşamba günü) Şevval ayının birinci günü ve Ramazan bayramıdır. İnşallah tüm Müslümanlara mübârek olsun.

Ayetullah Sistanini'nin Bürosu

Eserleri » Tam İlmihal

SADECE KAZAYI GEREKTİREN DURUMLAR → ← KAZA VE KEFFARETİ GEREKTİREN DURUMLAR

ORUCUN KEFFARETİ

1632- Ramazan orucunun keffareti üzerine farz olan kimse, bir köle azat etmeli veya bir sonraki hükümde açıklayacağımız şekilde iki ay oruç tutmalı veya altmış fakiri ya doyuracak kadar yedirmeli yahut her birine bir mud (yaklaşık 750 gr.) buğday, arpa, ekmek ya da benzeri yiyecek maddelerini vermelidir. Bunların hiçbirine gücü yetmeyen kimse, gücü yettiği kadarıyla sadaka vermelidir. Bu da mümkün olmazsa istiğfar etmelidir. ["Estağfirullah" diyerek, Allah-u Tealâ'dan bağışlanma dilemelidir.] Ancak farz ihtiyat gereği, sonra keffareti ödemeye güç kazanırsa, keffareti yerine getirmesi gerekir.

1633-
Ramazan orucunun keffaretini iki ay oruç tutarak ödemek isteyen kimse, bir ayın tamamını ve öbür aydan bir günü peş peşe tutmalıdır; ama geride kalan diğer günlerin peş peşe olmamasında herhangi bir sakınca yoktur.

1634-
Ramazan orucunun keffaretini iki ay oruç tutmakla yerine getirmek isteyen kimsenin peş peşe tutacağı bir ay ve bir günün içinde, Kurban Bayramı gibi oruç tutulması haram olan veya vacip olan bir günün bulunmaması gerekir [aksi takdirde keffaret orucuna başlayamaz].

1635-
Eğer peş peşe tutacağı günler dolmadan özürsüz olarak bir gün oruç tutmazsa keffaret orucuna yeniden başlaması gerekir.

1636-
Hayız, nifas, mecburi yolculuk gibi özürler sebebiyle peş peşe tuttuğu oruçları yarıda bırakan kişinin, keffaret orucuna yeniden başlaması gerekmez. Böyle bir kimse özrü bertaraf olunca, orucuna kaldığı günden devam eder.

1637-
Oruçlu kimse orucunu haram bir şeyle batıl edecek olursa, ister o şey şarap ve zina gibi aslen haram olsun, ister genel bir zararı olan bir yemek yemek veya hayız hâlindeyken kendi hanımıyla cinsel ilişki kurmak gibi başka bir sebepten dolayı haram olsun, bir keffaret yeterlidir. Fakat ihtiyat gereği cem keffareti vermesi müstehaptır. Yani bir köle azat etmeli, iki ay oruç tutmalı ve altmış fâkiri ya doyurmalı veya onlardan her birine bir mud (=yaklaşık 750 gr.) buğday, arpa, ekmek veya benzeri bir şey vermelidir. Bunların üçünü birden yapması mümkün olmayan kimse, hangisine gücü yeterse onu yerine getirmelidir.

1638-
Allah'a veya Peygamber'e (s.a.a) yalan isnatta bulunan oruçlu kimsenin üzerine, keffaret farz olmaz. İhtiyat gereği keffaret vermesi müstehaptır.

1639-
Ramazan ayının aynı gününde birkaç defa yer, içer, cinsel ilişkide bulunur veya istimna ederse, hepsi için bir keffaret yeterlidir.

1640-
Eğer aynı gün içinde cinsel ilişki ve istimna dışında orucu bozan başka bir şey yapar, sonra da kendi eşiyle cinsel ilişkide bulunursa, her ikisi için bir keffaret ödemesi yeterlidir.

1641-
Su içmek gibi aslında helâl olan ve orucu bozan bir şeyle orucunu bozduktan sonra yenilmesi haram olan bir yiyecek gibi aslında haram olan ve orucu batıl eden başka bir iş yapan kimse için, tek bir keffaret ödemek yeterlidir.

1642-
Oruçlu kimse geğirmek vasıtasıyla ağzına gelen bir şeyi kasten yutarsa, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur ve üzerine hem kaza, hem de keffaret gerekir. Ancak geğirdiğinde, eğer kan veya yenilebilir olmaktan çıkmış yiyecek maddesi ağzına gelir ve kasten onu yutarsa, cem keffareti vermesi daha iyidir.

1643-
Belli bir günde oruç tutmayı nezreden kimse, eğer o günün orucunu kasten bozarsa, keffaret vermelidir. Bunun hükmü nezir bölümünde gelecektir.

1644-
Başkasının akşam olduğunu haber vermesi üzerine, emin olmadığı halde iftar eden kimse, sonradan akşam olmadığını anlar veya akşam olup olmadığında şüphelenirse, hem kaza, hem de keffaret gerekir. Fakat haber verenin sözünün güvenilir olduğuna inanıyorduysa, sadece kaza gerekir.

1645-
Orucunu bilerek bozan bir kimse, öğlenden sonra veya keffaretten kurtulmak amacıyla öğlenden önce yolculuğa çıkarsa, üzerine farz olan keffaret düşmez. Hatta böyle bir kimse için öğlenden önce tesadüfen bir yolculuk söz konusu olsa bile, keffaret ödemesi farzdır.

1646-
Orucunu bilerek bozduktan sonra hayız, nifas veya hastalık gibi bir özürle karşılaşan kimsenin kefaret ödemesi ihtiyat gereği müstehaptır. Özellikle de ilaç kullanma gibi yollarla hastalığa veya hayız kanına yol açmışsa.

1647-
Ramazan ayının ilk günü olduğunu kesin olarak bildiği hâlde orucunu bilerek bozan kimse, eğer daha sonra o günün şaban ayının son günü olduğunu anlarsa, üzerine keffaret gelmez.

1648-
Ramazanın son günü mü yoksa şevval ayının ilk günü mü diye şüphelendiği bir günde orucunu bilerek bozan kimse, daha sonra şevval ayının ilk günü olduğunu anlarsa, üzerine keffaret farz olmaz.

1649-
Oruçlu kimse, ramazan ayında oruçlu olan hanımıyla cinsel ilişkide bulunursa; eğer hanımını bu işe mecbur etmişse, hem kendinin, farz ihtiyat gereği hem de hanımının keffaretini vermelidir. Fakat kadının kendisi de bu işe razı olmuş olursa, her birine birer keffaret farz olur.

1650-
Eğer bir kadın oruçlu olan kocasını cinsel ilişkiye zorlarsa, üzerine kocasının keffareti farz olmaz.

1651-
Oruçlu kimse, ramazan ayında oruçlu hanımını cinsel ilişkiye zorlar, fakat daha sonra kadın ilişki esnasında bu işe razı olursa, her birine birer keffaret farz olur. erkeğin iki keffaret vermesi, ihtiyat gereği müstehaptır.

1652-
Oruçlu olan bir kadın ramazan ayında uyuduğu hâlde, oruçlu olan kocası onunla cinsel ilişki kurarsa, kocasının üzerine tek bir keffaret farz olur; ama kadının orucu sahihtir ve bundan dolayı da keffaret gerekmez.

1653-
Eğer erkek hanımını veya kadın kocasını cinsel ilişki dışında orucu bozan başka bir işe zorlarsa, hiçbirinin üzerine keffaret farz olmaz.

1654-
Yolculuk veya hastalık gibi bir sebepten ötürü oruç tutmayan kimse, oruçlu olan hanımını cinsel ilişkiye zorlayamaz; zorladığı takdirde erkeğe keffaret farz olmaz.

1655-
İnsan, keffaretini yerine getirme hususunda ihmalkâr davranmamalıdır; ama hemen yerine getirmesi de gerekmez.

1656-
Farz olan keffaret borcu birkaç yıl ödenmezse, üzerine bir şey eklenmez.

1657-
Bir günlük keffaret borcunu altmış fakire yiyecek maddesi vererek ödemesi gereken kimse, altmış fakire ulaşma imkânı olduğu takdirde sayıyı azaltamaz. Ulaşma imkânı olmasa da keffaret sayısını azaltmamalıdır. Örneğin otuz kişiye ikişer mud yiyecek verebilir. Fakat fakirin aile fertlerinden her biri için, çocuk dahi olsa bir mud yiyecek verebilir. Çocuk olmaları halinde fakir şahıs ailesinin yerine vekâleten veya velayeten kabul edebilir. Altmış fakiri bulamaz, sadece örneğin otuz kişi bulursa, her birine iki mud yiyecek verebilir. Farz ihtiyat gereği mümkün olduğunda diğer otuz kişiye de bir mud yiyecek vermelidir.

1658-
Ramazan orucunun kazasını tutmakta olan bir kimse, öğlenden sonra orucunu kasten bozarsa, on fakire birer mud (yaklaşık 750 gr.) yiyecek maddesi vermeli; bunu vermekten âciz olursa da, üç gün oruç tutmalıdır.
SADECE KAZAYI GEREKTİREN DURUMLAR → ← KAZA VE KEFFARETİ GEREKTİREN DURUMLAR
العربية فارسی اردو English Azərbaycan Türkçe Français