Büyük Taklid Merci'i Sayın Seyyid Ali Hüseyni Sistani’nin Bürosunun Resmi İnternet Sitesi

Eserleri » Hacc Amelleri

MÜSTEHAP HAC → ← 3. İman

4. Naibin boynunda niyabet yılında kendi vacip haccı olmamalıdır.

Ama boynunda vacip hac olduğunu bilmezse, yani haccın kendisine vacip olduğunu bilmezse bu naipliğin sakıncası yoktur. Farz olan hacdan gafil ise, yani boynunda vacip hac olduğunu bilir fakat ondan gafil olursa yine hüküm aynıdır.
Bu şart ecir tutmanın sahih olmasının şartıdır, naibin haccının doğruluk haccı değil. Buna göre; boynunda vacip hac olduğu halde naip olup haccederse naip tutanın boynundan hac kalkar. Ama naip olan kararlaştırılan ücreti değil normal ücreti hak eder.

104-
Naipte adalet şart değildir. Ama naip tutanın yerine hac amellerini yapacak kişinin, bu ameli yapacağına emin olunmalıdır. Naip tutan tarafından haccı yaptığını söyler ama sözüne güvenilmezse, bu surette onun haberine inanmanın sakıncası vardır.

105-
Naib, amelleri sahih bir şekilde yerine getirdikten sonra, naip tutanın boynundan sorumluluk kalkar. Şu halde naib, hac amellerini ve kurallarını her ameli yaparken başka birinden öğrenmesi gerekse de, bilmek zorundadır.
Amellerin doğru bir şekilde yapıldığında şek edilirse, bu şek hac kuralları konusunda da olsa haccın sahih olması uzak bir ihtimal değildir.

106-
Baliğ ve akıllı birinin buluğa ermeyen mümeyyiz çocuktan veya deliden taraf haccetmesinin sakıncası yoktur. Delilik dönemi aralıklarla geliyorsa ve hac dönemine rastlıyorsa iyi olduğu dönemde naip tutmalıdır. Aynı şekilde delilik döneminde ölmüş olsa bile, iyi olduğu zaman boynuna hac gelmişse yerine ecir tutulması vaciptir.

107-
Naip tutan ve tutulanın her ikisinin de erkek veya kadın olması gerekmez. Kadın erkeğe erkekte kadına naip olabilir.

108-
Hacca giden veya gitmeyen birinin, hacca gitmemiş birini naip tutmasının sakıncası yoktur. Naibin veya naip tutanın kadın veya erkek olmasının sakıncası yoktur. Hacca gitmeyenin naip tutulmasının mekruh olduğu söylense de bu söz kanıtlanmamıştır. Öte taraftan acizliği yüzünden Haccetu'l-İslam'ı yerine getiremeyecek durumda olan ama maddi imkânı olan birinin, hacca gitmemiş birini naip tutmasının daha iyi oluşu, uzak bir ihtimal değildir. Aynı şekilde boynunda hac olduğu halde ölen biri için de en iyisi budur.

109-
Naip olunan kimse Müslüman olmalıdır. Kâfire naip olmak sahih değildir. Şu halde müstati olan kâfir ölür ve varisi de Müslüman olursa, onun için naip tutmak vacip değildir. Ancak nasibi (Ehl-i Beyt ve İmamlara düşman olan) birine naip olmak caiz değildir. Babası olması durumunda sakıncası yoktur. Baba dışındaki öteki nasibi akrabalara naip olmak sakıncalıdır. Evet, bir hac edilerek sevabının ona hediye edilmesi sakıncasızdır.

110-
Yaşayan biri tarafından müstehap bir hac için naip olmanın sakıncası yoktur. Bu haccın, karşılıksız veya ecir haccı olması arasında fark yoktur. Aynı şekilde eğer mükellefin bizzat amelleri yerine getirmesi mümkün değilse, vacip hac için ona naip olmanın sakıncası yoktur. Denilen yerlerin dışında yaşayan birine naip olmak caiz değildir. Ama ölünün yerine her durumda ve her şekilde naip olmak caizdir. İster teberru olarak ücretsiz olsun ister ücretli; ister vacip hac olsun veya müstehap fark etmez.

111-
Niyabetin doğru olması için; niyabet niyeti ve kendisinden taraf niyabet alınan kimsenin belli olması gerekir. Ameller yapılırken her yerde ve duraklarda isminin söylenmesi müstehap olmakla birlikte, açıkça zikretmek gerekmez.

112-
Ücret karşılığında veya ücretsiz naip olmak caiz olduğu gibi, şartlı akit ile de sahihtir.
Cuale: Bir şahısın "Kim benim yerime veya falancanın yerine haccederse şu kadar ücret ona vereceğim" demesiyle oluşan antlaşmadır.
Şartlı Akit: Anlaşmanın içeriğine şart konulmasıdır. Örneğin, bir ev veya mağazayı satarken kendisinin veya falancanın yerine haccetmeyi şart etmesi gibi.

113-
Eğer sonradan oluşan bir durumdan dolayı naip, haccın bazı amellerini tamamen veya şeriatta belirtildiği gibi yerine getiremeyecek olursa, kendi yerine hacceden hükmündedir. Şu halde bazı yerlerde haccı sahihtir ve naip tutan için yeterli olacaktır. Bazı yerlerde de batıldır. Örneğin, Arafat'ta ihtiyari vakfeye gücü olmazsa zaruri vakfeye iktifa edebilir. Bu durumda haccı sahihtir ve naip tutandan sorumluluk kalkar. Ama iki vukufu da yerine getiremezse haccı batıl olur. Önceden haccın bazı ihtiyari amellerini yapamayacağı belli olan şâhısı ecir tutmak ihtiyat gereği caiz değildir. Hatta böyle bir şahıs ücretsiz olarak başkasının yerine haccederse onun bu ameline yetinmek sakıncalıdır.
Evet, ecir tutulan kişinin gölgeye gitme gibi ihramlıya haram olan şeyleri, mazeretli veya mazeretsiz yapacağı önceden bilinen; aynı şekilde nisa tavafı ve 11. , 12. geceleri Mina'da kalmak gibi haccın doğruluğuna zarar vermeyen amellerden birini yerine getirmeyeceği bilinen bir kişiyi, ecir tutmanın sakıncası yoktur.

114-
Naip ihram bağlamadan önce ölürse, kendisinden taraf naip olunanın boynundan sorumluluk kalkmaz. Naip tutulması vacip olan konularda, ikinci kez naip tutulması gerekir. İhram bağladıktan ve hareme girdikten sonra ölürse naip olunanın boynundan hac kalkar. Bu konuda Haccetu'l-İslam ile diğer hacların arasında fark yoktur. Yeterlilik konusunda verilen hüküm, niyabetin ücretli olması durumundadır. Ama ücretsiz olursa yeterliliğe hükmetmek sakıncasız değildir.

115-
Ecir ihram bağlayıp hareme girdikten sonra ölürse; ölenin boynundan sorumluluğu kaldırmak için ecir olmuşsa, ücretin tamamını hak eder. Ama amelleri yerine getirmek için ecir tutulmuşsa yani iki şey için; biri naip tutanın boynundan sorumluluğu kaldırmak ikincisi ise amelleri yerine getirmek için ecir tutulmuşsa, amelleri yerine getirdiği ölçüde ücreti hak eder. Şu halde amellerin üçte birini yerine getirmişse ücretin üçte birini hak eder. İhram bağlamadan ölürse hiçbir ücret hak etmez. Ama eğer amellere hazırlık yapmak ücrete dahil ise, yani ecir tutulurken hem hac amellerini yapmak, hem de onlara ait hazırlıkları yapmak kastedilmiş ise, ön hazırlıklardan yaptığı kadarının ücretini alır. Örneğin yaptığı ön hazırlıklar bütün amellerin üçte biri kadar olursa, ücretin üçte birini hak eder.

116-
Vatandan ecir olunmuşsa ve belirli bir yolda kararlaştırılmamışsa, ecir istediği yoldan gidebilir. Ama belirli bir yol tayin edilmişse, başka bir yoldan gitmesi caiz değildir. Başka bir yoldan gider ve amelleri yerine getirirse, daha önce icarede (hac ameli için yapılan anlaşmada) yol şart olarak koşulmuş ama icarenin bir parçası olduğu söylenmemiş ise, ecir ücretin tamamını hak eder ve ecir tutan da feshetme hakkına sahiptir. Anlaşmayı bozarsa, ecir halk arasında olan normal ücreti hak eder. Eğer belirlenen yol, amellerin bir parçası olarak öngörülür ise, yine ecir tutan anlaşmayı bozma hakkına sahiptir. Eğer feshederse; ecir yaptığı amellerin normal ücretini alır, ama kat ettiği yol için bir şey hak etmez. Feshetmezse; ecir kararlaştırılan bütün ücreti alır. Ama ecir tutanın belirlediği fakat ecir tarafından kat edilmeyen yolun ücretini isteme hakkına sahiptir.

117-
Birinin yerine belirli bir yılda haccetmesi için ecir olan kimse, başka birinin yerine aynı yıl ecir olamaz. Ama iki ayrı yıl için veya şahsen yapılması şartı olmadan ecir tutulursa her iki icare de doğrudur.

118-
Belirli bir yıl için birinden taraf ecir olanın, ecir tutanın rızası olmadan haccı öne alması veya geciktirmesi caiz değildir. Geciktirdiği durumda, ecir tutanın antlaşmayı feshetme hakkı vardır. Elbette ecir olunanın üzerinden sorumluluk kalkar. Feshedildikten sonra eğer hac anlaşmada bizzat o yıl için şart olarak konulmuş ise, ecirin hiçbir hakkı olmaz. Ama şartlı olursa, ecir yapılan amelin normal ücretini hak eder. Şartlı olmadan kasıt; yani icarenin hac üzerinde olması ve belirli bir yılda yapılmasının da şart edilmesidir.
Eğer feshetmezse, ecir kararlaştırılan ücretin tamamını alır. Ama yıl şartı varsa ecir tutan, belirlenen yıl ile ecirin haccettiği yıl arasındaki ücret farkını isteyip alabilir.
Ecir haccı, belirlenenden daha önce yaparsa; hac Haccetu'l-İslam ise ve ölen tarafından ecir tutulmuşsa, amel yapıldıktan sonra kendisinden taraf naip olunanın boynundan sorumluluk kalkar. Bir sonraki yıl, yerine hac edilenin boynundan sorumluluk kalktığı için icare edilen amelin yapılması mümkün olmazsa, bu surette hüküm geciktirilme halindeki hükümle aynıdır. Ama bunların dışında örneğin, müstehap bir hac için gelecek yıllarda yapılmak üzere ecir tutulur, ecirde aynı yıl yerine getirirse, hacın belirlenen yılda yapılması özellikle şart edilmişse, ecirin yaptığı amelden dolayı hiçbir hakkı olmaz. İcare edilen şahısın, ameli belirtilen zamanda yapması vaciptir. Şartlı yapılması halinde ve ecir tutanın bu şartı kaldırmaması durumunda da hüküm aynıdır. Ama şartı kaldırırsa, ecir belirlenen ücretin tamamını hak eder.

119-
Düşmanın engellemesi veya hastalık ve benzeri engellerden dolayı ecir hacca gidemiyorsa bu durumda kendi adına haccedenin hükmündedir. Bu hüküm de ileride açıklanacaktır. Bu durumda eğer icare aynı yıl için şart edilmişse anlaşma bozulur. Şart edilmese ecirin boynunda kalır. Elbette eğer şartlı ecir tutulmuşsa, ecir tutanın şatı kaldırma yetkisi vardır.

120-
Naip ihramlı iken, gölgede gitmek veya aynaya bakmak gibi keffarete neden olan bir amel yaparsa kendi malından ödemelidir. İster ücretli naip olsun veya ücretsiz fark etmez.

121-
Birini belirli bir ücret karşılığında ecir tutar ve o miktarda hac masrafları için yeterli olmazsa, ecir tutanın eksikliği tamamlaması vacip değildir. Aynı şekilde fazla olduğunda da fazlalığı alamaz.

122-
Birini vacip veya müstehap bir hac için ecir tutarlarsa ve ecir Meşâr’dan önce cima ederek haccını bozarsa (yani temettü ihramından çıkıp hac için ihram bağladıktan sonra ve Meşâr’da durmadan önce kendi eşiyle cima yapması durumunda) haccı tamamlaması vaciptir. Bu hac naip olunan için yeterlidir. Naip ise gelecek yıl hac etmeli ve bir deve de keffaret vermelidir.
Bir sonraki yıl mazereti olmadan veya mazeretli hac etmese de, zahiren ücreti hak eder.
Zikredilen hükümler başkası tarafından ücretsiz hacceden için de geçerlidir. Sadece ücret alma hakkı yoktur.

123-
Ecir akitten sonra ücrete sahip olsa da, amel tamamlanmadan ücreti ödemek vacip değildir. Ama ücretin önceden ödenmesi şartıyla ecir olmuşsa, amelden önce ücret ödenmelidir. Zahiren ecir olan kimse açıkça şart koşmasa bile amelden önce ücreti isteyebilir. Bunun sebebi böyle bir şartın akitten anlaşılmasıdır. Zira halk arasında yaygın olan hacın çabuk yapılması ve önceden ücretinin alınmasıdır. Zaten genellikle ücret alınmadan hacca gidip amelleri yerine getirmek mümkün olmamaktadır.

124-
Bir kimse şahsen haccetmek için ecir olursa ecir tutanın izni olmadan o hac için başkasını ecir tutamaz. Ama bizzat haccı kendisinin yapması şart edilmemişse başka birini ecir tutabilir.

125-
Bir şâhısı temettü haccı için ecir tutarlar ve vakitte müsait iken tesadüfen daralırsa, ecir temettü umresinden ifrad haccına geçerek ve ifrad haccı yaptıktan sonra, müfrede umresi yerine getirirse, naip olunanın boynundan yükümlülük kalkar. Ama temettü umresi ve temettü haccı amelleri için ecir tutulmuşsa ecir herhangi bir ücret hak etmez.
Evet, eğer icare meyyitin boynundan haccı kaldırmak için yapılmışsa ücreti hak eder. Örneğin, birinin boynunda hac olur ve bu sorumluluğu kaldırması için birini ecir tutarlarsa, bu durumda ecir şer-i vazifesine göre haccederse adamın boynundan hac kalkar. Ecir de ücreti hak eder. Ama özel bir şekilde haccetmesi için ecir olur ve başka bir şekilde yaparsa, bu durumda hac naip olunanın boynundan kalkar ama ecir ücreti hak etmez.

126-
Müstehap hacda bir kişi birkaç kişinin yerine haccedebilir. Ama vacip hacda bir kişinin iki veya daha fazla insanın yerine haccetmesi caiz değildir. Bir kişi tarafından ancak naip olabilir. Ama iki veya daha fazla kişiye ortak olarak vacip olursa bir kişi ecir olabilir. Örneğin, iki kişi ortak olarak bir kişiyi hac için ecir tutmayı nezrederlerse, bu surette kendilerinden taraf haccetmesi için bir kişiyi ecir tutabilirler.

127-
Aynı yılda bir kişiden taraf birkaç kişi müstehap hac yerine getirebilir. Hayatta olsun veya ölü, ücretli olsun veya ücretsiz fark etmez. Aynı şekilde birden fazla vacip hac olduğunda da hüküm aynıdır. Mesela, yaşayan veya ölen birine nezretmek suretiyle iki hac vacip olursa veya biri Haccetu'l-İslam diğeri nezir haccı ise bu surette her biri bir hac için, iki ayrı ecir tutulabilir. Aynı şekilde iki kişiyi bir kişiden taraf, biri vacip diğeri müstehap olmak üzere iki ayrı hac yerine getirmeleri caizdir. İki kişiyi bir vacip hac için ecir tutmanın caiz olması uzak bir ihtimal değildir. Birisinin haccı eksik yapması ihtimaline karşı, Haccetu'l-İslam için ihtiyaten iki kişi ecir tutulması gibi.

128-
Tavaf kendi zatında müstehap bir ameldir. Şu halde ölü ya da diri, Mekke'de olmayan için veya Mekke'de olup da tavaf yapamayanların yerine naip olmak caizdir.

129-
Naip hac amellerini tamamladıktan sonra kendisi veya bir başkası için müfrede umresi yerine getirebilir veya tavaf edebilir.
MÜSTEHAP HAC → ← 3. İman
العربية فارسی اردو English Azərbaycan Türkçe Français